02 Mayıs 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / SÖZDE ALKOL İÇERMEYEN GAZLI İÇECEKLER !
SÖZDE ALKOL İÇERMEYEN GAZLI İÇECEKLER !

SÖZDE ALKOL İÇERMEYEN GAZLI İÇECEKLER ! Hüseyin Kamil Büyüközer

Müslüman tüketici bilmelidir ki, ister Amerika’da yaşasın ister Avrupa’da yaşasın, isterse de Türkiyede veya diyer İslâm topraklarında zor şartlarda mücadelesi devam etmekte. Ha Ali Veli, ha Veli Ali... Her yerde gurbet hayatı yaşıyoruz. İki milyarlık İslâm ümmeti uyanıncaya kadar da bu zillet sürecektir. Yıllardır soruna çözüm üretmeye çalıştığımız ve 2006-2007 yıllarında ciddi tartışmalara sebep olan alkolsüz (!) içecekler (gazoz, kola, meyve suyu, renkli içecekler ve sâir) konusunu genel hatlarıyla anlatmak isterim. Bu olaylar medyada zuhûra gelmeden çok önceleri biz, gazlı içecekler ve içlerindeki alkole karşı duruşumuzu net olarak belli ederek insanlara duyurmaya çalışıyorduk. TÜBİTAK’ın 10 gazoz türünde bulduğu etil alkolün (sarhoşluk veren ve haram sayılan alkol türü) analiz raporları ve Türk Gıda Kodeksi Alkolsüz İçecekler Tebliği’nde bulunan % 0.3’ün altında alkol içeren ürünlerin “alkolsüz” kabul edilmesi konusuna geçmeden önce, gazlı içeceklerdeki alkol mevzûsunun anlaşılması gerekmektedir. Peki nedir bu alkol meselesi ve gazlı içecekler ile ne alakası vardır? Bilindiği üzere gazlı içeceklerin pek çoğu aromalar ve renklendiriciler içerir. Aromalar ve renklediriciler ise yağ cinsinden katkı maddeleridir ve aynı zeytin yağı ile suyun birbirine karışmaması gibi bunlar da dâhil edildikleri ürünün içinde çözünmezler. Çözünmedikleri için de asıl maksûd olan tat ve renk elde edilemez. Bu çözünme işlemini gerçekleştirmek için çözücülere (solvent) ihtiyaç vardır ki, en yaygın olarak kullanılan çözücü de etil alkoldür ve ucuz olması hasebiyle üreticilere cazip gelmektedir. Sağlık riskleri taşıyan asesülfam-k ve aspartam gibi diğer katkı maddelerini bir kenara bırakırsak, etil alkol sorunu da tam bu noktada başlamaktadır. Bilindiği üzere, bir kazan süte bir damla alkol katılsa, o süt artık haram ve necîs olur. Aynı bunun gibi, üretimde çözücü olarak veya herhangi bir sebep ile kullanılan etil alkol de o gıdayı haram ve necîs kılar. Burada, katılan alkolün miktarı önemli değildir. Hâlbuki bunu câiz göstermek için nice bâtıl kıyâslarla fetvâlar verilmiştir. Konuya dâir eski yazılarımızdan bir alıntı vermek isterim: “Günümüzde gazlı içecekler konusunda verilen fetvâların dayanakları şöyledir: “Necâset düşen suların, ‘büyük su’ olmaları hâlinde, pis hâle gelmeyeceği”, “Çoğu sarhoş edenin azının da haram olacağı”, dolayısıyla “çoğu sarhoş etmeyenin azı veya çoğu da haram olmayacağı”, “Şarabın içine tuz atılmak gibi kimyevî istihâlelerle sirkeleşeceği”ne ve “Az olan haram, belli miktarda çok olan helâle katıldığında, karışımın haram olmayacağı” hükümlerine kıyâs ederek içtihât ediyorlar. Bu “kıyâs”larının ve “içtihât”larının tamâmı, birçok cihetten bâtıldır. Her birini ayrı ayrı ele alalım: Birinci Kıyâs:Gazoz, kola, enerji içeceği ve alkol karıştırılan diğer meşrûbâtların, içine pis bir madde düşen “büyük su”ya kıyâs edilmesi doğru değildir. Zîrâ, “Suların pis olmak husûsu”ndaki hükmü, “kolaylık” esâsı üzerine kurulmuştur. Çünkü kıyâs, su “küçük” de olsa “büyük” de olsa içine necâset düşmekle pis olacağını îcâb ettirir. Şu kadar var ki, ‘necâset hükmü’ birtakım sulardan düşürülmüştür”. Hasılı, suların temizlikte kullanılması “zarûret” veya onun yerine geçecek “hâcet”ten dolayıdır. Tâtârhâniyye müellifi şöyle diyor: “Bunda (büyük suların necâsetle pis hâle gelmeyeceğinde) umûmî belvânın (belâ ve zarûretin) herkesi içine almasından dolayı genişlik getirdiler.” Bu “suların temizliği hususunun kıyâsa ters olarak vâki’ olduğu”nu, Ebû Alî eş-Şâşî, “Usûlü’ş-Şâşî” ismiyle anılan kitabında açıkça ifâde etmiş ve şöyle demiştir: “‘Kulleteyn hadîsi’ sâbit ise, başka bir şey ona kıyâs edilmez. Zîrâ o, kıyâsa terstir.” İlim erbâbı da bilir ki, “Kıyâsa ters olarak vaki olan şeye başka bir şey kıyâs edilmez” İbn-i Abidin’de birçok yerde bu ruhsâtların “zarûret” esâsına dayandığı zikredilmiştir. Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, sularda olan temizlikteki esâs “zarûret”tir. Bu genişlik olmasaydı abdest, gusül, elbiselerin yıkanması ve yerlerin temizlenmesi, -bilhassa suyun zor bulunduğu sıcak ve kurak memleketlerde- neredeyse imkânsız hâle gelecek, hayat yaşanamaz olacaktı. Hâlbuki bu zarûret, sözü edilen meşrûbâtlarda yoktur. Sözün kısası, içinde alkol bulunan meşrûbâtların büyük sulara kıyâs edilmesi, yani, “İçine pis bir şey düşen her büyük su, tadı rengi kokusu değişmedikçe temizdir” “Meşrûbâtlardaki alkoller de büyük suya atılmış necasetlerdir” “Öyleyse içine alkol atılan büyük tankerlerde yapılan meşrûbâtlar da temizdir” şeklinde bir kıyâs yapılması bâtıldır. Çünkü, büyük suların hükmü “alâ hilâfi’l kıyâs” (kıyâsa ters olarak ) vâki’ olan bir hükümdür. “Gazoz, kola veya enerji içeceği içmenin meşrû olup olmadığı” gibi bir başka şey ona kıyâs edilemez. Gazoz, kola ve enerji içeceği içmekte ne “zarûret” ne de onun yerine geçebilecek “hâcet” yoktur. Hatta denilebilir ki,“sıhhate zarar vermesi” bakımından “yasaklığı” bile câiz olabilir. İkinci Kıyâs: “Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır ” yani “Çoğu sarhoş etmeyenin azı ve çoğu haram değildir”. “Gazoz ve kolaların ya da enerji içeceklerin çoğu sarhoş etmez.” “Öyleyse gazozların azı da çoğu da haram değil. ” Bu kıyâs da bâtıldır. Çünkü bu kıyâsın birinci mukaddimesi olan kâide ve hüküm “müstakîl olduğu” hâldedir. Öyle olmasaydı, “Çoğu sarhoş etmeyenin azı da çoğu da haram değildir” dediğimizde, “İçine bir bardak şarap yahut rakı katılan bir küp suyu içen sarhoş olmaz” . “Öyleyse, bu küpten içmek de haram değildir, helaldir” dememiz lâzım gelecekti. Bu ise, “Rakının ve şarabın susuz olanı haram ama sulu olanı helaldir” gibi ters ve mantıksız bir sonucu getirecekti. Üçüncü Kıyâs: “Bir şarabın içine tuz atılır ve sirke hâline gelirse haramken helal olur.” “Gazoz gibi içeceklerde dahi alkol değişir, sirke olur.” “Öyleyse gazozların içine atılan alkol haramlıktan çıkar, helal olur.” Bu kıyâs da bâtıldır. Gazozlarda, kolalarda ve enerji içeceklerinde dışarıdan eklenen etil alkol yapısını değiştirmeden etil alkol olarak kalır. Yani sirkeleşmez. Bu kıyâsların hepsi incelendiğinde, renkli-renksiz, meyveli-meyvesiz GAZOZLAR; KOLALAR ve ENERJİ İÇECEKLERİ helal sertifikalamaya tabi tutulamaz. GİMDES bu sebeple bu ürünlere sertifika vermemektedir.” Hâl böyle olunca Müslüman tüketicinin dini hassasiyyetleri devreye girmektedir ve insanî bir hakkı olan ürün içerikleri hakkında bilgilendirilmesi hakkı mevzûbahis olmaktadır. Hâlbuki 15.06.2007 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Alkolsüz İçecekler Tebliği’ne göre, % 0.3’ün altında alkol ihtivâ eden ürünler “alkolsüz” sayılmakta ve ürün içeriğinde bulunan alkol Müslümanlara açıkça bildirilmemektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, ürüne katılan alkol miktarı önem arz etmeyip bir damlası bile ürünü necîs ve haram hâle getirmeye kâfî gelmektedir. Durum böyle olunca Müslümanlar ve sâir alkol tüketmek istemeyen insanlar (çocuklarımız dâhil) ürünlerdeki alkolden habersiz kalmaktadırlar. Bu sebeple de evlerimize ve iftâr sofralarımıza kadar alkol girmekte ve kimimiz orucumuzu alkolle açmak durumunda kalmaktayız. Bu ise bir insanın dînî ve insânî değerlerini hiçe saymak ve saygı duymamaktır. Ticarî kaygılar ve para kazanmak uğruna böyle yollara girilmesi kabul edilemez bir vakıadır. Meselenin teorik kısmına ek olarak, TÜBİTAK’ın yapmış olduğu analizler de ortadadır. TÜBİTAK, 10 farklı gazoz markasından rastgele numûne alarak bir araştırma gerçekleştirmiş ve her birinde değişen oranlarda etil alkol tespit etmiştir. Dileyenler, ilgili raporu internette bulabilirler. Bu raporlara karşılık olarak kimi firma yetkilileri ise patates, üzüm gibi meyve ve sebzelerde bulunan alkolün kendi ürünlerindeki alkolden daha fazla olduğunu öne sürmektedir. Hâlbuki daha önce bahsedildiği gibi ikisi farklı konulardır ve hükümleri farklıdır. İsimlerinin alkol olmasından yola çıkmak abes kaçmaktadır. Mevzû, lisanî olarak değil, teknik ve fıkhî açıdan ele alınmalıdır. Aksi takdirde Müslümanlar yine yanlış bilgilendirilmiş ve yanlış yönlendirilmiş olacaktır. Tabii bütün bunlardan bahsederken reklamları da göz ardı etmemek gerekir. Bu tip içeceklerin reklamlarının İslâm’a uygun olmaması bir yana, gerçekleri yansıtmayarak aşırı abartılı olmaları da ciddi bir problem teşkîl etmektedir. Kamu kurumlarının da bilgilendirmede zayıf kalmaları ile bu câzip reklamlar, ister fakir ister zengin muhîtlerde olsun, kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına vesîle olmaktadır. Kola ve renkli/renksiz gazozlar çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği hâline gelmiştir. Suyun yerini gazoz ve kola türevi içecekler işgâl etmiştir. Hâlbuki içilen her bir yudumda göz bebeğimiz olan yavrularımız ve bizler alkol içmiş/ içirmiş konumuna düşmekteyiz. Kolanın ortaya çıkışı ve muhtevâsıyla beraber pek çok sağlık örgütüyle aralarında gerçekleşmiş olan çatışmalar da kolanın ne kadar sıkıntılı bir ürün olduğuna büyük bir işarettir. Yazımızın konusu olmadığı için bu tarihî bilgilerin ve kolanın içindeki sağlığa zararlı maddelerin araştırılmasını okuyucularımıza havâle etmek durumunda kalmaktayız. Maalesef ki kolalar, gazozlar, gazlı/aromalı/boyalı içecekler genelde insanlığın, özelde de etil alkolü katmasıyla Müslüman ümmetin kanayan bir yarasıdır. Müslüman, önüne gelen yiyeceğin haramdan mı helalden mi olduğunu araştırmakla mükelleftir. “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanlardan helâl ve tayyib olanları(nı) yiyin ve şeytanın adımlarına tâbi’ olmayın! Çünki o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 168) ayeti mucîbince, kişinin önüne gelen her şeyi yememesi gerekmektedir. Helal ve tayyib gıda arayışlarımızda muvaffâkiyet bulmamızı ve Müslümanların tek lokma dahî olsa haram ve şüpheli gıdâlardan uzak durmasını Rabbimizden niyâz ederim.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul